İlim Yolculuğuna Hoş Geldiniz
İlahiyat Fakültesi
04/03/2020 15:51:43 - 04/03/2020 15:51:43 - 18954 Okunma

Fakültemiz konferanslar serisinin bu ayki davetlisi İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mürteza BEDİR idi.  “Çağdaş Dönemde İslami İlimlerin Önemi” başlıklı program ”27 Şubat Perşembe saat 14:00’da Rektörlük Kültür Merkezi Üst salonda gerçekleştirilmiştir. 

Dekanımız Prof. Dr. Abdüsselam ARI, Koceali Üniv. İlahiyat Fak. Dekanı Prof. Dr. Abdullah KAHRAMAN, fakülte hocalarımız ve öğrencilerimiz ile birlikte çok sayıda misafirimiz programda hazır bulunmuştur.

Öğrencimiz Furkan YILMAZ'ın sunuculuğunda gerçekleşen programda misafir hocamız Prof. Dr. Mürteza Bedir “çağdaş dönemi” belirleyen parametleri ortaya koyarak konuşmasına başlamıştır. Buna göre “çağdaş” dendiğinde dünya tarihinde istisnai bir dönemin kastedildiğini ve bunun Batı medeniyetinin tüm alanlara nüfuz ettiği ve tek geçerli güç haline geldiği bir süreçle neticelendiğini ifade etmiştir. Sanayi devriminin başlaması, kapitalizmle birlikte sermaye birikiminin önem kazanması, yeni toplumsal düzenlemelerin ve yeni devlet yapılanmalarının teşekkül etmesi, sömürgeci imparatorlukların ortaya çıkışı ve dinden bağımsız bilimsel aklın ürünü olan aydınlanmış yeni bir bilgi türünün açığa çıkmasını ve sekülerlik anlayışının vücut bulmasını da bu dönemin en önemli özellikleri olarak zikretmiştir. Teknolojinin gelişmesiyle Batının üstünlüğünün kesin bir şekilde bütün dünya üzerinde hissedildiğini dile getiren Bedir, yeni bilimin tek ve geçerli bir anlayış olduğu iddiasıyla artık dine bile gerek görmemesinin ve herşeye cevap vereceği kabulünün modern üniversitelere kaynaklık ettiğini vurgulamıştır. Dinin tamamen dışlandığı bu anlayışta onun tarihi, sosyolojik, psikolojik yönüne temas edilmesi ve kutsal metin üzerinden de eleştirel bir teoloji geliştirilmesi şartıyla ancak üniversite içerisinde bir yer alabileceği kabul edilmiştir.

Batıda yaşanan bu süreçten uzun süre uzak kalmaya çalışan Osmanlı’nın 19. Yüzyılla birlikte artık batının entelektüel nüfuzu altına girdiğini dile getiren Bedir, bunun çift yapılı bir sürece kapı araladığına dikkat çekecektir. Medresenin karşısına mektep inşa edilecek ve okur-yazar sınıfı ulema ve aydın şeklinde ikiye ayrılmak zorunda kalacaktır. Bu andan itibaren de sanki medrese dini bilginin mektep ve diğer okullar ise dini olmayan bilginin okutulduğu öğrenim merkezleri olarak algılanacaktır. 1924 yılında hilafetin ilgasıyla medreselerin kapanması bu çifte durumu sona erdirecektir. Batıdaki üniversite fikrinin Darul Funun şeklinde somutlaşması ve İlahiyat fakültelerinin temeli sayılabilecek ulumu şeriyye şubelerinin kurulması dini bilginin tekrardan öğretimi açısından önemli bir adım olarak kabul edilecektir. Aslında İslam dünyasında dini ve bilimsel bilgi şeklinde bir ayrımının ve bilim ve din arasında bir çatışma durumunun olmadığına dikkat çeken ayrıca baştan beri medrese şeklinde tezahür etmiş geleneğin Batı algısındaki üniversiteye tekabül ettiğine işaret eden Bedir, bu bağlamda İlahiyat fakültelerinin medrese geleneğinin bir devamı değil tamamen farklı bir olgu olduğunu dile getirecektir. Yani medresenin algılandığı gibi İlahiyat fakültelerinin değil üniversitenin bir geçmişi olduğuna vurgu yapılacaktır. 

Son söz olarak uzun yıllar üniversite yapılanmasında kendisine çok fazla yer verilmeyen İlahiyatların felsefe ve din bilimleri, islam tarihi ve sanatları gibi sosyal ve beşeri bilimler alanına giren çalışma sahalarıyla kendisine alan açtığını vurgulayan Bedir, halkın teveccühü ve çeşitli sivil yapılanmaların desteğiyle de toplumsal zeminde kendini kabul ettirdiğini ifade etmiştir.

Program soru-cevap faslından sonra Dekanımız Prof. Dr. Abdüsselam ARI’nın plaket takdimiyle son bulmuştur.

Mürteza Bedir Konferans

Facebook Twitter Google Plus
Mürteza Bedir-Çağdaş Dönemde İslami İlimlerin Önemi
Telefon Tablet Bilgisayar Bu website tüm cihazlarla uyumludur.