İlim Yolculuğuna Hoş Geldiniz
İlahiyat Fakültesi
12/12/2017 00:14:38 - 15/12/2017 00:14:38 - 17825 Okunma

Konya'da yetişen alim ve büyüklerimizden Hacı Veyiszade Mustafa Efendi’nin torunu  ve İslam Tarihi hakkında yaptığı çalışmalar ve yetiştirdiği talebelerle hocaların hocası olan ve büyük hizmetlerde bulunan  Prof. Dr. Mustafa Fayda, Fakültemiz tarafından tertip edilecek konferanslar dizisinin ilki olan “Hz. Peygamber (s.a.v.) ve Ashabı” konulu konferansla bilgi ve tecrübelerini bizlerle paylaşmıştır. 11.12.2017 tarihinde Rektörlük Kültür Merkezinde gerçekleşen program öğrencilerimizin ve misafirlerimizin yoğun ilgisine mazhar olmuştur.  

Prof. Dr. Mustafa Fayda’nın verdiği konferansın sunuculuğunu talebesi olması hasebiyle fakültemiz Öğr. Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nevzat ERKAN yapmış ve hocamızın ilmi kişiliği ve eserleri hakkında kısa bir bilgi vermiştir. Program fakültemiz Arş. Gör. Hafızlık Yarışması dünya birincisi Muhammed PİLGİR’in  Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlamış, ardından Dekanımız Prof. Dr. Abdüsselam ARI bir açılış konuşması gerçekleştirerek İslam Tarihi hakkında yaptığı çalışmalar ve yetiştirdiği talebelerle önemli hizmetlerde bulunan Prof. Dr. Mustafa FAYDA’nın “Hz. Peygamber (s.a.v.) ve Ashabı” başlıklı bir konuşma ile bilgi ve tecrübelerini paylaşacak olmasından duyduğu memnuniyeti ifade etmiştir. 

Prof. Dr. Mustafa Fayda,  Hülefâ-i Râşidîn adlı telif ettiği eseri ışığında Ashâb-ı kirâmın Hz. Peygamber’i nasıl telakki ettiğini Kur’an-ı Kerim’e göre yazmaya çalıştığını ifade etmiş ve sunumunu da bu çerçevede oluşturacağını belirtmiştir. Hz. Peygamber’i (s.a.v.) yüceltmek için, olduğu olmadığı tartışılan mucizeler isnat edilerek peygamberin yüceltildiği iddialarının olduğunu, Hz. Peygamber’i yüceltmek için böyle mucizeler uydurmaya gerek olmadığını zira ashab-kiramın Hz. Peygamberin en büyük mucizesi olduğunu ortaya koymakta ve Allah’ın Kur’an’da zaten onu yücelttiğini belirtmektedir. Enfal Suresi 32 ve 33. ayetlerinde   

وَإِذْ قَالُواْ اللَّهُمَّ إِن كَانَ هَذَا هُوَ الْحَقَّ مِنْ عِندِكَ فَأَمْطِرْ عَلَيْنَا حِجَارَةً مِّنَ السَّمَاء أَوِ ائْتِنَا بِعَذَابٍ أَلِيمٍ 

وَمَا كَانَ اللّهُ لِيُعَذِّبَهُمْ وَأَنتَ فِيهِمْ وَمَا كَانَ اللّهُ مُعَذِّبَهُمْ وَهُمْ يَسْتَغْفِرُونَ   buyuruluyor.

 

Mealen Hani onlar, "Ey Allah’ım, eğer şu (Kur’an) senin katından inmiş hak (kitap) ise hemen üzerimize gökten taş yağdır veya bize elem dolu bir azap getir" demişlerdi. "Oysa sen onların içinde iken, Allah onlara azap edecek değildi. Bağışlanma dilerlerken de Allah onlara azap edecek değildir."

 

Yani burada Ebrehe ordusu üzerine taş yağdırıldığına da delil var. Peygamberimiz fil hadisesinden beş ay sonra dünyaya geldi. Bedir Harbi senesinde Hz. Peygamber 54 yaşındaydı. Yani fil hadisesinden sonra 54 yıl geçmiş. Yani 54 sene önce vuku bulan taş yağma hadisesini Mekkelilerin unutması mümkün değil. Kaldı ki Bedir Harbi’nden bir kaç sene önce fil suresi inerek o kültür tazelenmiş. Yoksa nereden bilsinler üzerine taş yağdırmayı? Kur’an’dan ve Fil Hadisesi’nden kopya çekerek bunları söylüyor. Demek ki kültüründe taş yağdırmak var. "Hani onlar, "Ey Allah’ım, eğer şu (Kur’an) senin katından inmiş hak (kitap) ise hemen üzerimize gökten taş yağdır veya bize elem dolu bir azap getir" demişlerdi." bu ayete cevaben Allah: "Oysa sen onların içinde iken, Allah onlara azap edecek değildi. Bağışlanma dilerlerken de Allah onlara azap edecek değildir."

 

Hz. Peygamber’i bundan daha fazla büyütme olamaz. Allah âdetullahını değiştiriyor veya Resûlullah’ın yüzü suyu hürmetine durduruyor. Peki Peygamberimiz aramızda mı? Eğer aramızdaysa üzerimize taş yağmayacak.

 

 

Prof. Dr. Mustafa Fayda, Ebu Hanife gibi üstadlarımızın ehl-i beyt sevgisinin bizler için şiar olması gerektiğini ifade eder.  Salli ve barik dualarını okuduğumuzda âl-i İbrahim diyoruz. Yine "li’llahi teâlâ el-fâtiha denilince sallallahu aleyhi ve sellem" diyoruz. Yani bu "Allah Peygamber’e salât eylesin!" demektir. Ne demek bu? Düşün! Binlerce milyonlarca insan günde belki milyarlar defa Peygamber’e salâtü selam getirmesi için Allah’a niyazda bulunuyoruz. Allah’a havale ediyoruz yani salâtü selamı. Demek istediğim, salâtü selam getirme emrini bize verdiğinde biz onu yerine getirirken Allah’tan istiyoruz bunu.  Onun için ben, وَأَنتَ فِيهِمْ ayetiyle Allah, Resûlü’nü bu kadar yücelten başka bir ayet-i kerîmenin üzerinde daha durmak istiyorum. Bizim dinimizin esası Allah sevgisidir. Allah sevgisinin anahtarı da peygambere itaat etmekten geçer. Bunun mükafatı da Allah’ın bizi sevmesidir. Kaldı ki Allah müminleri de seviyor. “قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي karşılığı ne? يُحْبِبْكُمُ اللّهُ demek ki Allah bizi sevecek. Eğer biz Allah’ı seviyorsak Peygambere tabi olarak bunu göstereceğiz. Allah da bizi sevecek buyurarak Hz. Peygamberin (s.a.v.) bütün beşeriyetin temsilcisi olduğunu vurgular ve yeryüzündeki herşeyin insan için yaratılmış olduğuna dikkat çeker.

 

Soru-cevap bölümüyle devam eden konferans programının sonunda, Fakültemiz Dekanı Prof. Dr. Abdüsselam ARI, verdiği konferans için Prof. Dr. Mustafa FAYDA’ya teşekkür ederek plaket takdiminde bulundu. Kırklareli İl Müftüsü Hüseyin DEMİRTAŞ da Hilye-i Şerif'in bulunduğu bir tabloyu Prof. Dr. Mustafa FAYDA’ya hediye etti. 

 

 

 

 

Programın organizesine yardımcı olan İlahiyat Kulübünün üyelerine, katılım sağlayan tüm öğrencilerimize ve teşrifleriyle bizleri memnun eden Prof. Dr. Mustafa Fayda hocamıza teşekkürü bir borç biliriz. 

 

Mustafa fayda Hz. Peygamber (s.a.v.) ve Ashabı

Facebook Twitter Google Plus
Telefon Tablet Bilgisayar Bu website tüm cihazlarla uyumludur.